14 Aralık 2012 Cuma

This is America! :)

Ben dünya turunu bitirmişken haber aldım ki çok sevgili İmran ablama Amerika yolu görünmüş. Hal böyle  olunca ona eşlik edecek, ona şans getirecek, bizi hatırlatacak ve onu anlatacak bir çanta yapmak istedim. Ve son dakika aksiyonu ile bu çanta çıktı ortaya.Umarım başarılı olabilmişimdir ve umarım her şey istediği gibi olur. Onu şimdiden çok özlüyor ve çok seviyorum.


7 Aralık 2012 Cuma

Genel bakış

Gezdim dolaştım! Geriye dönüp bir bakayım dedim neler yapmışım. Bu arada başta söylemem gereken bir şeyi söylemediğimi farkettim. Bu çantaların hepsi heutecouture :). Bir çoğunun ikincisi yok. Ayrıca çantaların özelliklerine değinecek olursam 20-27 cm ebatında, içine bir kitap, bir cüzdan, bir telefon, ufak bir not defteri, bir kalem sığabilir. Portföy tadında çantalar. En kısa zamanda bunu fotoğraflarla açıklamaya çalışacağım. Şimdilik dünya turu kapsamında yaptığım çantaların topluca görüntüsüne bakalım.


Dünya turu: İzlanda!

Brrr! Ve her güzel şeyde olduğu gibi geldik dünya turunun da sonuna. Son durağım İzlanda. Üç kelimeyle anlatmak istiyorum burayı. Soğuk, çok soğuk! Başkent Reykjavik'te geçirdim günün çoğunu. Yeteri kadar hazırlıklı değilmişim soğuk için. 2004'te yapılan açıklamaya göre ölçülen en düşük sıcaklık -39.7'C. İlginç olan şey ülkenin kuzeyinde yanardağ tepeciklerinin arasında karla kaplı zeminden yüzeye çıkabilen sıcak su. Gayzer denen bu sıcak su kaynakları elektrik enerjisi elde etmek için önemli kaynaklardan biri. Ülkede hiç demir yolu bulunmaması garipsenecek bir durum değil iklim şartlarını görünce. Biraz buruk biraz heyecanlı biraz mutlu, karışık duygular içerisinde dünya turunu sonlandırıyorum. O kadar üşüdüm ki keşke daha kalın ve pofuduk bir montum, atkım, eldivenim olsaydı dememle aklıma bu çanta geldi. Eve dönüş yolculuğu başlasın. Eg er kalt.




6 Aralık 2012 Perşembe

Dünya turu: Kanada!

Merhaba millet! Bu gün yine çok uzaklardayım. Ah Kanada! Bu gezimde bende iz bırakan bazı şeylerden bahsetmek istiyorum. İlk olarak Kanada'lıların simgesi Akçaağaç yaprağı. Kısacık tarihine değinecek olursam, Jacques Viger ( Montreal'in ilk valisi ) akçaağacı 'ormanımızın kralı ; ...Kanada insanının sembolü' olarak tanımlamış. Bu topraklarda Akçaağaca ne kadar önem verildiğinin bir diğer göstergesi Kanada bayrağı. Bir de Akçaağaç şurubu var. Yararlı mı yararlı. Ben hiç denemedim ama buralarda çok methediliyor.  Bir diğeri Toronto televizyon kulesi ( CN Tower ). Yüksekten korktuğum için kuleye aşağıdan yukarı uzun uzun baktım. Çok maceraperestim :). Ve son olarak Niagara şelalesi. Hani kelimeler yetersiz kalır ya güzelliğini anlatmaya, işte öyle bir şey. Gördüklerimin yanında biraz pasif kaldı ama yeni çantam huzurlarınızda.





5 Aralık 2012 Çarşamba

Dünya turu: Japonya!

Ah! Nereden başlasam karar veremiyorum. Çok heyecanlıyım, çünkü bu gün Japonya'daydım. Buraya gelir gelmez ziyaret ettiğim ilk yer, Kyoto'nun batısındaki Arashiyama bölgesinde yer alan Bambu Ormanı idi. İnanılmaz bir yer. Şans benden yanaydı ve güneşli bir günde gezme imkanı buldum. Bambuların arasından sızan güneş ışınları ve rüzgarda bambuların çıkardığı ses bana, kendimi masal dünyasında hissettirdi. Japonya'daki bir diğer güzellik ise süs kirazları. Eğer Japonya'ya ilkbaharda yolunuz düşerse süs kirazı (Prunus serrulata 'kanzan') festivallerine katılmanızı şiddetle tavsiye ederim.Yalnız zamanı çok iyi ayarlamalısınız, çünkü süs kirazının çiçeği çok çabuk geçer. Japonya'ya gidemezseniz İstanbul'da ki Baltalimanı Japon Bahçesine Nisan sonunda bir uğrayın derim. Gördüğüm muhteşem güzelliği tam anlamıyla anlatamayacağım. Ama ben bu gezimde kendi masalımı yaşadım.Bunun sonucunda da ortaya kimono çantam çıktı. Go-jasu









16 Kasım 2012 Cuma

Dünya turu: Fransa!

Bu gün Fransa'dayım. Aşıklar şehrinde... Bu gezimde biraz bencildim. Etrafımda olup bitene kayıtsız kaldım. Muhteşem ışıltılı mağazalar ve türlü çeşit giyisi, aksesuar, ayakkabılar, çok cici, insanı kendine çeken ve gereksiz pahalı restoranlar  vs.. Jardin de Tuileries'de (Tuileries bahçelerinde) yanılmıyorsam orta yaşlı bir meşe ağacının tam karşısında bir banka oturdum. Dünyada açlıkla mücadele eden insanlar bu insanların içinde çocuklar var. Onlar için ne yapabilirim diye düşündüm. Tek bir yanıt .. Sevebilirim! Eğer zor durumdaki insanları gerçekten sevip önemsersem onlara gerçekten yardımcı olabilirim. Uzun lafın kısası gerçek sevginin çözemeyeceği sorun yoktur. Bu slogan bir cümleden ziyade bir deneyimdir. Bana inanın. Günümüzde sevgili Ademoğlunun ağzına sakız olmuş içi boş olarak kullanılan ve aslında gerçek anlamıyla söylemesi zor olan iki kelime, bu topraklarda çantamın konusu ve ilhamım oldu.Ne diyeyim Je T'aime!


26 Ekim 2012 Cuma

Dünya turu: Hindistan!

Ve beklenen an. İşte Hindistan'dayım. Benim için dünyanın en renkli ülkesidir Hindistan. Bu sebepten midir bilinmez genel olarak insanlar bulundukları şartlar ne olursa olsun mutlular. Bilimsel bir açıklama getirmek gerekirse renklerin insanlar üzerindeki etkileri olarak açıklayabiliriz bu durumu. Düşününce kıyafetlerden sokaklara kadar her yer rengarenk. Böyle bir ortamda sıkılmanın imkanı yok. Tıpkı doğa gibi. Doğanın renklerini insanların giymesiyle ortaya çıkan bir tiyatro oyunu olduğunu düşünün. En azından benim için öyleydi. Anlatacak çok şey var ama özetle renkler, insanların hoş tavırları, bozulan ekolojiyi, çocuk parklarında fabrika atıklarının sebep olduğu kimyasal tehlikeyi bir an olsun unutturdu. Ne diyelim RENKLER! Jai Ho!!






22 Ekim 2012 Pazartesi

Dünya turu: Arap Yarımadası!

İki günlük teknik bir arızanın ardından ara verdiğim seyahatime devam ediyorum. Yolculuğuma Arap Yarımadasında devam ediyorum. Hangi şehirde olduğum çokta önemli değil, çünkü şu an çöldeyim. Uçsuz bucaksız, muhteşem bir güzelliğin tam ortasında. Tarifi zor ama anlatmaya çalışacak olursam hayranlık ve korku hissini aynı anda yaşıyorum. O kadar ki, bir ara Mecnun'a rastladım ve ayak üstü azarladım.Velhasılıkelam bu coğrafyada beylerin kullandığı ve adına cellabiye dedikleri bir giysi var. Hem günlük hem resmi her ortamda bu kıyafeti kullanıyorlar. Özetlemem gerekirse tek tip, rahat ve tertipli bir görüntüsü olan bu giyisi, yeni çantam için ilhamım oldu. İşte yeni çantam Khaled. مكان للتفكير في الغد. :)





16 Ekim 2012 Salı

Dünya Turu: İskoçya!

Bu gün tahmin edeceğiniz gibi İskoçya'dayım. İskoçya'da yaşayabileceğin en farklı deneyim nedir diye soranlara tereddütsüz düğünler diyebilirim. Kısaca bahsetmem gerekirse damat bey gelinle evlenmeden önce bir turnuva düzenlenir ve bu turnuvada damat ve rakipleri güç gösterisi yapar. Damat galip gelemezse gelinle evlenemez. Böyle durumlar için damat küçük yaştan itibaren güçlü ve becerikli yetiştirilir. Bu geleneğin herkes için geçerli olup olmadığını bilmiyorum. Sadece soylu ailelerin uyguladığı bir gelenek olabilir. Gelinin düğünden bir gece önce aile büyüklerinin ortasına oturup ayaklarını yıkatmasına çok şaşırmazsınız herhalde. Bu gelenek, çiftin mutluluk yolunda yürümelerini sembolize ediyormuş. İşte İskoçya'ya gittiğinizde çok sık rastlayacağınız görüntüyü bu çanta ile anlatmaya çalıştım. It's an interesting vacation!




14 Ekim 2012 Pazar

Dünya turu İtalya!

Bu gün İtalya'dayım.İtalya'ya gidip Armani'ye girmemek olmaz.Tam da bu sırada size 'Dandy' denilen bir tarzdan bahsetmek istiyorum. 9. yüzyıl erkek modasının şıklığının yepyeni ve eğlenceli dokunuşlarla günümüz kadınlarının dolaplarına taşınmasıdır. Yani beylerden çalınmış bir tarz diyebiliriz. 2000'li yıllarda parlayan bu maskülen tarzı günümüzde de başarıyla kullananlar var. Bundan esinlenerek ben de Armani olmayan takım elbisemi giyip bir tur atacağım. Yani benim için bu günün sokak modası işte karşınızda.Bunun adı çokta pahalı olmayan şıklık olabilir. E una bella giornata!


Dünya Turu!

Dün yine geleceğim için endişelendiğim bir sırada aklıma, iki sene önce hayal ettiğim dünya turu için iki sene kadar geç kaldığım geldi. Sonra düşündüm.. Baktım ufukta seyahat yok bende bir yere gitmeden dünya turu yaparım dedim ve işte sonuç. İlk durağım Almanya. 3 senedir tek kelime almanca konuşmadığım için artık tamamen unutmuşum. Bu sebepten gidip dilimi geliştireyim dedim. Bu, geziden çok eğitim amaçlı bir seyahat oldu ve şansa bakın Almanya'da Oktoberfest'e denk gelmişim. :] Festivalin içeriğine hiç değinmeden izlenimlerimi aktarabileceğim çanta işte karşınızda.Bu çantanın ismi Hans olmalı. Yorumlarınızı bekliyorum. Viel Spass!




11 Ekim 2012 Perşembe

Yeni tablet kılıfları

İlk koleksiyonumun hazırlıkları devam ederken bir yandan da çantaların tasarımları yoğun bir şekilde devam ediyor. İlham perileri bu aralar sadece benimle ilgileniyor herhalde, rüyamda bile çanta yapıyorum :) koleksiyonumun sunumunu yakında yapacağım inşallah. Biraz daha zamana ihtiyacım var bu konuda. Bu günkü çantanın ilham kaynağı teyzesinin kuzusu Mustafa'nın (kuzenimin yavrusunun) yeni yün yeleğinin kumaş versiyonu. Değerli fikir ve önerilerinizi bekliyorum.


10 Ekim 2012 Çarşamba

Tablet Kılıfları


Teyzem için hazırladığım tablet kılıflarını huzurlarınıza sunmak istiyorum. Bu çantalardan elde edilen gelirin tamamı dünyanın dört bir yanındaki yetimlere hediye edilecek. 25tl karşılığında bu çantalardan edinmek isteyenlerin mail yolu ile benimle irtibata geçmeleri yeterli. Umarım beğenirsiniz :)



                                               

9 Ekim 2012 Salı

Haydi Bismillah!

Evvela bir teşekkür faslı ile başlamak istiyorum ilk post'a. Bu kısmı sıkıcı ve sıradan bulanların dikkatini, teşekkür edeceğim kişiler olmasaydı bu blog'un da olmayacağına çekmek istiyorum. Blog kurma fikrini aklıma düşüren ve bu konuda bana destek olan sevgili Mervenur, Zeynep, Nihal, Zarife ablama ve benim için idol olan sevgili İmran ablama sonsuz şükranlarımı sunmak istiyorum. Yine bu fikri destekleyip, değerli emeklerini esirgemeyen sevgili ablam Tayyibe'ye, güzeller güzeli kuzenime ve ilhamım olan teyzeme ne kadar teşekkür etsem az. Teknik anlamda eksiklerimi tamamlamada destek olan Sultan'ıma (Valide Hanıma'a) saygı ve hürmetlerimi, her konuda desteğini benden esirgemeyen çok değerli ve sevgili Hatice Hocam'a sonsuz saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Teşekkürlerimi iletirken bir yandan da böylesine değerli insanları tanıdığım için ne kadar şanslı olduğumun farkına varıyor ve şükrediyorum. Bu blog ile hayırlı işlere imza atmayı diliyorum. Zeki Müren'in fevkalade yorumu ile 'Ne o bensiz edebilir, ne temelli gidebilir  ' adlı eseri eşliğinde noktaya varıyorum.
Herkese selam olsun!